Sıfır atık, kullandığımız ürünlerle işimiz bittikten sonra onların okyanuslara, çöp alanlarına veya toplu yakıma gitmemeleri amacını taşıyan bir akımdır. Şu andaki haliyle tüketimde satın alan, tüketen ve atan bir süreç takip ediyoruz. Kullandığımız ürünlerle işimiz bittikten sonra ya doğal alanlarda toplanıyor, ya da yakılıyor ve devasa hava kirliliğine neden oluyor. Sıfır atık akımı da döngüsel bir tutum sayesinde hiç çöp üretmeden yaşanabileceğini savunuyor.
Sıfır Atık Nedir?
Sıfır atık üreterek yaşama dair bazı örnekler markete gittiğinizde naylon poşet kullanmama, dışarı çıkarken kendi kaşık, çatal ve bardağınızı yanınıza alarak plastik kullanmama, plastik paketli ürünler satın almama gibi önlemlerdir. Her şey plastik paketli iken nasıl kaçınabiliriz ki diye merak edebilirsiniz. İşte sıfır atık akımını ulaşılması bu kadar zor yapan nokta da o. Aldığınız her şeyi ya kağıt ve cam paketli olarak almanız, ya da mahalle aralarında bulunan aktar veya bakliyatçı gibi yerlerden kendi kavanozlarınızı götürerek açık almanız gerekiyor.
Bu seçenekler maalesef ki herkes için ulaşılabilir değil. İlk olarak plastik paketli ürünler çok daha ucuz. Kısıtlı bir bütçe ile hayatını idame ettirmeye çalışan bir kişi için mümkün bir seçenek değil. İkinci olarak da temel ihtiyaçları açık satan yerler bulmak da her zaman mümkün değil. Belki hatırlarsınız çocukluğumuzda deterjan gibi ürünler bakkallarda açık da satılırdı, ama bunu en son göreli yıllar oldu. Bu durumda ihtiyaçlarımızı mecburen paketli alıyoruz.
Sıfır Atık İçin Neler Yapılabilir?
Sıfır atık hepimiz için ulaşılabilir değil. Ancak bu demek değil ki bu prensibi tamamen terk etmeliyiz. Hepimizin hayatlarımızda değiştirebileceğimiz alanlar var. Bu dışarıda plastik şişeli su almak yerine evden kendi şişemizde su götürmek kadar basit bir şey de olabilir. Bu kadar katı ve günümüz tüketim toplumunda hayata geçirmesi zor bir hayat stiline balıklama dalmak zorunda değiliz. Yavaş yavaş suya ayağımızı sokabiliriz.
Yanımızda tekrar kullanılabilir kumaş çantalar taşıyarak alışverişlerimizde onları kullanmak, bir kafeye giderken metal pipet götürerek plastik yerine onu kullanmak, bir ihtiyacımız için alışveriş yaparken geri dönüştürülmüş maddelerden üretilen seçenekleri tercih etmek hayatımızda gerçekçi olarak uygulayabileceğimiz örneklerden sadece birkaç tanesi.
Sıfır Atık Nerelerde Kullanılır?
Biraz da sıfır atığın modada kullanımına göz atalım. Daha önce de bahsettiğimiz gibi şu anki tüketim süreci bir ürünün satın alınması, tüketilmesi ve atılması şeklinde gerçekleşiyor. Ancak sıfır atık yöntemi ile bu şekilde olmak zorunda değil. Süreç üretim, satış, tüketim aşamaları sonrasında tekrar üretime dönebilir. Ancak tabi ki bu yalnızca ürünün tamamıyla geri dönüştürülebilir ham maddelerden üretilmesi durumunda mümkün olabilir.
İkinci seçenek ise ikinci el alışveriş yapmaktır. Ancak ikinci el alışverişin de belli bir sonu vardır. Örneğin bir ürün üçüncü veya dördüncü ele ulaştığında artık kullanılmayacak durumda olacağı için eğer geri dönüştürülebilir bir ham maddeden üretilmediyse sonu yine atık alanları olacaktır.
Şu anki teknoloji ile elimizde olan en iyi seçenek üretimde tamamen geri dönüştürülebilir maddeler kullanmak. Akabinde de geri dönüştürülmüş maddelerden üretilen ürünlere hayatımızda daha çok yer vermek.
Sıfır Atık Yönetimi
Herhangi bir sıfır atık yönetimi israfın olabildiğince ortadan kaldırılmasına ve atığın tekrar üretim döngüsüne geri dahil edilmesine bağlıdır. Kullanım hayatını tamamlayan bir ürün geri dönüşüm ile üretilecek yeni bir ürün için ham maddeye dönüşmelidir. Dahası, bir sıfır atık yönetimi planının sürdürülebilir olması için ekonomik ve sosyal faktörleri de göz önünde bulunduruyor olması gerekir. Buradaki amaç kumaş veya elyafın ömrünü uzatmak ve elde edilebilecek en yüksek miktarda yarar sağlayabilmektir.
Sıfır Atık Belgesi Nasıl Alınır?
Sıfır atık belgesi alabilmek bir tesisin veya üretim alanının çöplükten yönlendirdiği atık miktarı ve ürettiği toplam atık bilgileri ele alınır. Eğer bu oran son 12 ay içinde %50’den fazla ise bu işyeri sıfır atık belgesi alabilir. Başka bir deyişle üretimine engel olduğunuz atık miktarı, ürettiğiniz atık miktarından daha fazla olmalı.
Bu değerlendirmelerin sadece üçüncü partiler tarafından gerçekleştirilmiş olmaları durumunda geçerliliği vardır. Yani kendi işyeriniz için kendiniz değerlendirme yapamazsınız. Bu kural tarafsız bir değerlendirmenin sağlanabilmesi için kararlaştırılmıştır.
Sürdürülebi̇li̇r Moda Kapsamında Sıfır Atık
Sürdürülebilir moda kapsamında herhangi bir üreticinin kendisini sıfır atık olarak adlandırması günümüz şartlarında maalesef ki çok zor. Bunun birçok nedeni var, birincisi geri dönüştürülmüş materyallerin tüketicilerde oluşturduğu negatif algı. Bunun nedeni tüketicilerin geri dönüşüm sürecini bütünüyle anlayamamaları veya üreticilerin bu konuyu hakkında tüketicilere yeterince bilgi vermemesi olabilir. Geri dönüştürülmüş kumaş denince o kumaşın eski, kirli veya yeni üretildiği zamankinden daha düşük kalitede olduğu varsayılıyor.
Modada sıfır atığın diğer bir yönü de giysi üretimi için model kesimi sırasında ortaya çıkan atık kumaşlar. Örneğin kumaştan bir pantolon kalıbı keserken kalıbın etrafında arta kalan kumaşlar olacaktır. Antik çağlarda ise bu atık kumaşın olabildiğince az olması üzerine tasarımlar yapılırdı. Şalvarı düşünün, kare bir kumaşın ortasına ayaklar için iki adet delik açılır ve sonrasında da kumaş kişinin beli etrafında bir kuşak yardımıyla bağlanır, ortada kullanım fazlası olarak hiç kumaş artığı kalmaz.
Bunu söylerken amacımız elbette ki herkesin şalvar giymeye dönmesi değil, ancak eğer endüstrinin içinde değilseniz aklınıza gelmeyecek birçok alanda atık üretiliyor olduğu hakkında bilgi vermek. Bazı tasarımcılar bu alanda çalışmalar yapmaya başladılar bile. Sıfır atık kalıplar da artık etik üretim gibi bir satış noktası.
Gerçek şu ki bir anda sıfır atık üretim ve tüketime dönüşmek mümkün değil. Ancak şu andaki atık hızımızı da dünyamız uzun süre daha kaldıramaz. Bu nedenle hepimizin elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Bilinmedik ve yabancı gelen konseptler olsalar da atabileceğimiz en önemli adım denemeye ve öğrenmeye açık olmak.