Moda ve tekstilde sürdürülebilirlik en trendy anahtar kelimeye dönüştü. Bazı markalar bu kelimeyi, ifade ettiği çevresel standartları göz ardı ederek sadece bir pazarlama aracı olarak kullanmaya başladı. Bu durum da tabii ki gezegeni ve doğayı gerçekten önemseyen ve mega şirketlerin belli standartlara tabi tutulması gerektiğini düşünen çevreleri endüstride belli standartların oturtulmasını sağlamak üzere harekete geçirdi. Böylece bazı kararlaştırılmış ve yazıya dökülmüş standartlar ortaya çıktı ve Higg İndeksi doğdu.
Higg İndeksi Nedir?
Higg İndeksi 2011’de Sustainable Apparel Coalition (Sürdürülebilir Giyim Koalisyonu) tarafından piyasaya sürülen 5 araç setidir. Farklı ham maddelerin çevresel etkisini ölçme ve kıyaslama amacını taşır.
Sürdürülebilir Giyim Koalisyonu her ne kadar kâr amacı taşımıyor olsa da, web sitelerindeki bilgiye göre Higg araçlarını kullanmak için yıllık 2000 dolardan başlayan ve kullanmak isteyen şirketin büyüklüğünü dayalı olan bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bu araçlardan bir tanesinin adı Material Sustainability Index (Materyal Sürdürülebilirliği İndeksi). Amacı da kullanılan maddelerin hem tasarım aşamasında oluşturduğu çevresel etkiyi hem de pazarlama aşamasında kullanımını değerlendirmek. Şu anda bu indeksten bahsediyor olmamızın sebebi de bu araç aslında. Çünkü hem kullanımının yarattığı algılar hem de eksik kaldığı bölgeler açısından günümüzde Higg İndeksi’nin ne amaçla kullanılıyor oluşu karmaşa yaratıyor.
Higg İndeksi Kimler Tarafından Kullanılıyor?
Peki bu aracı kimler kullanıyor? Muhtemelen adını duymuş olduğunuz Nike, Amazon ve H&M gibi 500’den fazla marka. Üyelerinin %40’ından fazlasının giyim, ayakkabı ve ev tekstili alanlarında çalışan işletmeler olduğu göz önüne alındığında neden Higg İndeksi’nin belli kafa karışıklıklarına ve anlaşmazlıklara yol açtığını anlamak güç değil. 27 Haziran 2022’de Norveç Higg İndeksinin pazarlama amacıyla kullanılmasını, müşterileri yanılttığı gerekçesiyle yasalara aykırı olarak kabul etti. Ama detaylarına geçmeden önce neden bu karara varıldığının nedenlerine bakalım.
Hangi Alanlarda Eksik Kalıyor?
Higg İndeksi’nin sunduğu verilerin gerçeği ne kadar yansıttığı üzerine yazılan raporlara göre materyallerin çevresel etkisini ölçen araç yalnızca üretim ve satış aşamalarını kapsıyor. Bu bilgi Higg İndeksi’nin giysilerimizin hammaddesinin bütün çevresel etkisini ölçtüğünü iddia etmesi nedeniyle ilginç. Çünkü eğer bütün etkisini ölçüyorsa, bunun içinde ürünün hayatının sonuna kadar her şeyi içeriyor olması beklenir. Bunun önemli bir detay olmasının nedeni de ürünlerin hayatlarının sonunda ya atıklara karıştıkları ya da fosil yakıt tüketilerek yakıldıkları bilinen bir gerçek. Dolayısıyla da bu iki olasılığın da ürünün çevresel etkisinin ölçülmesinde hesaba katılmaması elde edilen sonuçların gerçeği yansıtmadığı anlamına gelir. Başka bir deyişle eğer Higg İndeksi bir ürünün sadece müşteriye ulaşana kadarki etkisini ölçüyorsa, bütün çevresel etkisinin sadece yarısını ölçtüğü söylenebilir. Ürünün satın alındıktan sonraki çevresel etkileri de göz ardı edilmemeli. Örneğin satın aldığımız bir bluzun çevresel etkisi sadece üretim aşamasında harcanan yakıt değil. Bluzun kullanım zamanını doldurması sonrasında doğaya atık olarak dönmesi de çevresel etkisinin bir parçası.
Diğer eleştirilerden birisi de İndeksin üzerini kurulu olduğu veri tabanının küresel ortalamaları baz aldığı ve bu ortalamalara sentetik endüstrisinin fonları ile yapılan araştırmalar sonucunda ulaşıldığı. Araştırmalara göre Higg İndeksi polyesterin çevresel etkisini ölçmek için 2009’da Avrupa’da üretilmiş plastiklerden oluşan polyesteri baz alıyor. Fakat günümüzde polyesterin %93’a Asya’da üretiliyor ve üretim ve enerji standartları, üretim uygulamaları ve üretim sürecindeki tüm düzenlemeler ülkeden ülkeye ve şirketten şirkete çok büyük oynamalar gösteriyor. Bu durumda indeksin polyester hakkındaki verileri güvenilirliğini tamamen kaybediyor. Konu üretim oldu mu doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak çok zor. Bu nedenle tüketiciler olarak hepimiz okuduğumuz bilgiler hakkında eleştirel olarak düşünmeli, edindiğimiz bilgilerin kaynağına özellikle dikkat etmeliyiz.
Norveç Neden Higg’in Yasalara Aykırı Olduğu Sonucuna Vardı?
Norveçli otoriteler, şüphesiz ki emsal olarak kabul edilecek bir dava sonucunda Higg İndeksinin pazarlama aracı olarak kullanılmasını, müşterileri yanlış yönlendirdiği nedeniyle yasalara aykırı buldu. Norrøna isimli spor giyim markasının, pazarlamasını Higg İndeksinin çeşitli tekstillerin çevresel etkisini ölçen aracı etrafında şekillendirmesinin sonucu olarak, Norveç Müşteri Koruma kurumu bu aracın iddialarını kanıtlayacak geçerliliğe sahip olmadığı sonucuna vardı. Bahsi geçen aracın kullanımının Pazarlama Kontrol Yasasına aykırı olacağı ve bu alanda başka benzer yanlış yönlendirmelerin bulunması durumunda Sürdürülebilir Giyim Koalisyonu’nun Norveç’te kısıtlamalara maruz kalabileceği uyarısını yaptılar.
Higgs CEO’su Amina Razvi New York Times’a yaptığı açıklamada indeksin amacının bir materyalin ne kadar sürdürülebilir olduğu hakkında genel ölçümler vermek değil, endüstrinin hangi alanlarda kendini geliştirebileceğini vurgulamak olduğunu söyledi. Aynı zamanda aracın kullanımına son verilmesinin ilerlemeyi durduracağını düşündüğünü belirtti.
Bu Bizler İçin Ne Anlama Geliyor?
Moda endüstrisinin çevresel etkisini ölçebileceği ve müşterileri ile paylaşabileceği evrensel bir metot ihtiyacı var. Ancak şu andaki sistem üzerine yapılan eleştiriler de haklı yerlere parmak basıyor. Markaların şeffaflığını vaat eden bir araç olarak Higg İndeksi yaratıcıları kendi yöntemleri ve verilerini nasıl elde ettiği konusunda kendileri şeffaf değil.
Higg’e yönetilen diğer bir eleştiri de dışarıdan bir 3. parti tarafından değil endüstrinin içinde, endüstri tarafından yaratılmış olması. Bu araç endüstrinin içinde yaratıldığı için hangi verilerin indekse dahil edileceği konusunda bilinçli veya bilinçsiz ön yargıların olduğunu düşünmek çok uçarı bir fikir değil. Şimdiye kadar gerek çalışanları gerek de çevreyi bu kadar sömürmüş bir endüstri olduğu göz önüne alındığında, kendi pratikleri hakkında dürüst olacağına güvenebilir miyiz?
Son olarak da Higg İndeksinin para karşılığı erişilebilir olması da sorun teşkil ediyor. Elbette ki bu büyüklükte bir operasyon ayakta kalabilmek için belli bir sermayeye ihtiyaç duyuyor, ancak bu fonu sağlamak için sadece halihazırda gözden çıkarabilecek parası olan şirketlerin erişebileceği bir sistem içermeyen, her boyuttan markaların ulaşmasına imkan veren bir fon bulunabilmelidir.
Sonuç olarak gerek tüketiciler gerek de işletmeciler olarak yapabileceğimiz, hazır olarak satın aldığımız ürünler veya üretim amacıyla satın aldığımız ham maddeler hakkında bilgi sahibi olmak. Neyin nereden geldiğini düşünmek, okumak, öğrenmek düşünmek çok önemli. Ama her okuduğumuza da inanmamalıyız, markalar çevreci ve sürdürülebilir oldukları iddiası üzerinden çok para kazanıyorlar. Diğer yandan da gerçekte üretimlerinde hem çevreyi hem de çalışanlarını sömürmekten daha da fazla para kazanıyorlar. Kendi araştırmamızı yapmalı ve neye inanacağımza kendimiz karar vermeliyiz, bu iddiaları arkasında büyük fonlar barındıran yapılara dayandırıyor olsalar bile. Hem üretici hem de tüketici olarak elimizden geldiğince çevresel etkimizi minimumda tutmak zor bir amaç olmasına rağmen çok gerekli. Bu yolda delinen bir ürüne yama yaparak hayat döngüsünü uzatmaktan çalışma arkadaşlarımıza etik şartlar sağlamaya kadar her inisiyatif çok önemli.